ÇiçekFilosu Blog

Güldalı Rozalya Ana ve Çiçekler

Çiçekler ve kültür arasındaki ilişki yaşadığımız coğrafyada oldukça sıkı bir ilişkiye sahiptir. Çiçekler her daim bizim için değerli ve özeldir. Elbette durum böyle olunca Türk edebiyatının tüm unsurlarında da çiçekler yerini almıştır. Bunun en güzel örneklerinden birisini de Sevinç Çokum’un Rozalya Ana isimli hikaye kitabında görmekteyiz.

RAZİYE NASIL ROZALYA OLDU?

Türk edebiyatının o şık hanımefendisinin kaleminden çıkmıştır bu müthiş eser. Acılarla kavrulmuş hikayelerinde yerli ve öz kültüre dair pek çok motif ustalıkla işlenmiştir. Bu ince ruhlu zarif edebiyatçımız Sevinç Çokum’un Rozalya Ana isimli öykü kitabı yaşanmış acıların destansı hikayelerini barındırmaktadır.

İçerisinde 10 hikaye barındıran eserin baş kahramanı ve öyküsü Rozalya Ana’dır. Kırımlı ailelerin Rus sürgünü ardından yeniden topraklarına dönüşleri ve yaşama tutunmalarını konu edinmektedir. Kültürümüzde çiçeklerin önemine dair izleri ise eserde görmek mümkün. Hikayenin baş kahramanı Rozalya Ana’nın asıl adı Raziye’dir ve göç nedeniyle adı değiştirilmiş Rozalya olmuştur. Herkes yeniden vatanına dönmenin sevincini yaşamaktadır ancak parasızlık ve işsizlik dolayısıyla ev yapmak, yuvalarını yeniden inşaa etmek kolay iş değildir. Rozalya Ana hal ve tavırlarıyla bölgenin önde gelen insanlarındandır ve herkes tarafından da sözü dinlenilmektedir.

ROZALYA ANA GÜL DALIDIR ÖZÜNDE

Rozalya Ana ile Batur Can arasında geçen diyalog oldukça ibretlik aynı zamanda da kültürel motiflerin en şıklarından birisini yansıtmaktadır.

“—Rozalya, Rozalya… Sana bu adı kim verdi?

Batur Can birgün nerden geldiyse aklına, soruvermişti işte.

—Anam Raziye olsun istermiş, Ninemin adıymış. Lakin Urus, yazıvermiş nüfusa Rozalya diye… Rozalya Raziye’den daha güzel demiş… Anamla babamın da kulaklarına hoş mu gelmiş ne, Rozalya olup çıkmışım.

Batur Can,

—Sana Güldalı desek olmaz mı Rozalya Ana? diye sormuştu.

Rozalya’nın duru beyaz yüzü tomurcuk pembesi gibi renklenip,

—Olur elbet Batur Can, demişti. Olur da… Ben kendimi bildim bileli Rozalya’yım… Hem Güldalı adı benim neyime?”

Güldalı olmak çok özeldir. Çünkü kültürde çiçeğin oldukça değerli bir yeri vardır. Ancak mütevazilik de denebilir, yaşanan onca acının ve zulmün etkisiyle hayatın yorgunluğundan ötürü bir reddediş mi? Orasını bilemiyoruz elbette ancak Rozalya Ana bu ismi kendisine yakıştıramaz.

Eser; Ötüken Yayınlarından ilk baskısını 2008 yılında yapmıştır. Oldukça dramatik hikayelerin yer aldığı eseri bir çırpıda okuyacaksınız. Eserdeki diğer hikayeler; Bir Ağacın Dilinden, Güneşin Son Saatleri, Tavus Kuşunun Dönüşü, Kaybolmuş Akşam Alacaları, Göç Sonrası, Asmalı Köyün Öğretmeni, Sevgiyi Öğreten Kuşlar, Kuş Günlüğü, Kütahyalı Kız.

CicekFilosu

Yorum ekle

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Most popular

Most discussed