Geçmişten bu güne çiçek ve bitkilerin yeri
Çiçeklerin tarihini merak edenler için kaçırılmayacak güzellikte, okunması gereken bir eser. Bitkilerin en güzel tarihi isimli eser, evlerimizde, ofislerimizde yetiştirdiğimiz kültür çiçekleri hakkında hiç bilmediğiniz oldukça ilginç ayrıntılar içeriyor. İnsanoğlunun doğayla olan mücadelesi ve çoğu zaman umursamaz tavırlarıyla bitkilerin yaşamına verdiği zararları da ince bir ustalıkla eleştiren ve tarihi örneklerle dünü ve bugünü anlatmakta, yarın için ise öngörülerde bulunmaktadır.
NE YAPARSAK YAPALIM ONLAR ORTAYA ÇIKMAKLA YÜKÜMLÜDÜR
“Bitkilerin tarihi bizim tarihimizden çok önce başladı ve neyse ki, son bulmaktan daha çok uzak. İnsan elinin değmediği her toprak parçasını doğanın nasıl hızla kapladığını, buğdaygillerin en ince yarıklara nasıl sızdığını, betonu çatlattığını görmekten daha hoş ne olabilir.” (Jacques Girardon, s.12) Gerçekten de insanoğlunun müdahalesi dışında kalan tüm alanlarda, mesela metruk bir evin bahçesi, ya da hiç kullanılmayan bir asfaltın üzerinde boy vermiş yaban çiçeklerini görmeniz muhtemeldir. Çünkü onlar yeryüzünün en güzeli ve süsü, siz isteseniz de istemeseniz de ortaya çıkmaya mecburdur.
KASIMPATILAR YÜZYILLAR BOYUNCA SEBZE OLARAK YETİŞTİRİLMİŞTİR
Kitapta en dikkat çekici kısmı “Gülün Romanı” başlılık 4. Bölüm, bu bölümde gülün yolculuğunun nasıl başladığı ve sonrasında nasıl yayıldığına dair ilginç bilgiler yer alıyor. Bugün yeryüzünde bulunan pek çok kültür bitkisi (çiçekler) Japonya’dan dünyaya neşet etmiştir. Günümüzde saksılarda beslediğimiz ve evlerimizi süslemeleri için başköşede ağırladığımız pek çok çiçeğin belli dönemlerde yenilebilen bir bitki olarak insan yaşamında yer aldığını biliyor muydunuz? “Anavatanı Güney Afrika olan kasımpatılar bile, Çin’de yüzyıllar boyunca sebze olarak yetiştirilmiştir.” (Jacques Girardon, s.123)
NEREDEYSE ÖLÜMSÜZ “MÜGE”
Eserin “Bitki, Ölüm ve Sonsuz Yaşam” başlıklı bölümünde de oldukça dikkat çekici bilgilere rastlamak mümkün; mesela hiç ölmeyen ve sürekli yaşamını sürdüren “Müge” gerçek bir doğa mucizesidir. Yazar bununla ilgili şunları aktarmaktadır; “Müge gibi toprakta köksapı olan bitkiler, Mügeyi neredeyse ölümsüz sayabiliriz. İlkbaharda çiçekli bir sap verir, ama çiçekleri istediğiniz gibi toplayabilirsiniz. Bitkinin yeniden üremeye gereksinimi yoktur! O, sürekliliğini toprağın içinde sağlar…” (Girardon, s. 47)
Tüm bu enteresan bilgilerin dışında yeryüzünde ne kadarlık bir alanın ormanlarla kaplı olduğu, kültür bitkilerinin ne kadarlık bir alanda ekili bulunduğuna dair de pek çok bilgiye de kitapta rastlayabilirsiniz.
Çalışma, Jacques Girardon isimli gazeteci tarafından bitki bilimi uzmanları Jean Marrie Pelt, Marcel Mazoyer ve Theodore Monod tarafından ortak hazırlanmıştır. İş Bankası Yayınları tarafından 2014 yılında 4. Baskısını yapmıştır. Eser, Nedret Tanyolaç tarafından dilimize çevrilmiştir.
Yorum ekle